Dertleri ve borçları olan insanlar genelde başı önde, yere bakarak yürürler ancak baktığı yeri göremezler. Gerçekten öyleymiş! Yukarıdaki fotoğrafın başka izahı yok gibi. Bir turist kafilesiyle gelen dostum hamam yolunu gezerken görmüş ve bana yukarıdaki görüntüyü yolladı. Hadi sizler vatandaş olarak göremediniz, daha çok yeni seçim geçirdiniz hiç gösteren ve gözünüze sokan da olmadı mı diye dalga geçti . Arkasından da, belki ucuz olsun diye kırık-çıkma almışlardır diyerek espriyi patlattı.
Bu görüntü bir yana, gerçekten hane halkının borçluluk oranı dikkat çekecek boyutta artmış durumda. 2018 yılı sonu itibariyle toplam kredi borcu 500 milyar TL civarındayken, Merkez Bankası'nın (TCMB) yayımladığı Finansal Hesaplar Raporu'na göre, 2023 yıl sonu itibariyle bu borç 3 trilyon lirayı geçti. Hane halkı borcunun milli gelire (GSYİH) oranı yüzde 11, borcun harcanabilir gelire oranı da yüzde 28 düzeyine çıktı. Her geçen gün hane halkı kredi borçlanması artıyor ve gelecekleri ipotek altına alınıyor. Hane halkı borçlanmasın diye, iç talebi kısmak için faizleri artırdığınızda ise üretim sektörü, mal ve hizmet üreten KOBİ'ler zarar görüyor.
Netice olarak bu yazının amacı borçlanma sorununa ekonomik bir reçete sunmak değildir. Ancak, borç sağlığa zararlı, zihni kemiren önemli sorunlardan biridir. O suçluluğu tetikleyerek depresyona neden olur ve çaresizlik hissi yaratır. Yukarıda fotoğraftan esinlenerek bir espri yapmak gerekirse körlükte yaratabilir.
Türk halkı bu kadar coğrafik zenginlik içinde, bu duruma ve zorunlu harcamalarına kadar borçlanmak durumunda kalmaya layık değildir. Acilen doğrudan hane halkına gelir artışı sağlanmalı, enflasyonun nedenleri ise başka yerde, üretim maliyetlerini arttıran sebeplerde aranmalıdır.
Yazılı izin alınmaksızın site içeriğinin fiziki veya elektronik ortamda kopyalanması, çoğaltılması, dağıtılması veya yeniden yayınlanması aksi belirtilmediği sürece yasal yükümlülük altına sokabilir. Daha fazla bilgi almak için telefon veya eposta ile irtibata geçilebilir.
