HOŞGELDİNİZ! BUGÜN 05 MAYIS 2024, PAZAR





RÖPORTAJ (ÖNDER DİL)

Değerli okuyucularımız,
Eskişehirdenhaber.com olarak topluma rol model olmuş kişi/kurum ve kuruluşlarla yaptığımız söyleşilerimiz devam ediyor. Okuyucularımızdan gelen yorumlardan anlıyoruz ki söyleşilerimiz çok faydalı oluyor. Bu doğrultuda sizlerden gelen istek ve önerileri de göz önüne alarak konu ve konuk tercihi yaptığımızı belirtmek isteriz.
24.07.2021 00:00
RÖPORTAJ (ÖNDER DİL)
RÖPORTAJ (ÖNDER DİL)
Eskişehir'de yabancı dil denilince ilk aklımıza gelen kurumların başında Önder Dil geliyor. 34 yıllık tecrübe ve birikime sahip olan Önder Dil, şehrimizde binlerce öğrencinin ve her yaştaki yetişkin bireylerin yabancı dil hayallerini gerçeğe dönüştürmüş bir kurum.
Dile kolay tam 34 yıl önce mütevazi bir mekânda eğitim faaliyetlerine başlayan Önder Dil bugün teknoloji ile donatılmış sınıflarda, beş katlı son derece nezih ve nitelikli kendi kurs binasında hizmetlerine devam ediyor. Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Köksal Bey,34 yıllık serüvende ve 42 yıllık mesleki yaşamında karınca misali gece gündüz çalışarak Önder Dil'i Eskişehir'de marka yapmayı başarmış örnek bir rol model hemşerimiz ve bir ağabeyimiz.
Özellikle yurt dışından da getirdiği yabancı öğretmenlerle Önder Dil'i uluslararası arenada da adından söz ettiren bir kurum haline getirdi. Bunun yanında söyleşide de okuyacağınız üzere Eskişehir'de ilklere imza atan bir kurum olarak adı gibi Önder olmuştur. Söyleşi sonrası teknoloji ile donatılmış sınıfları, sinema salonu olan katı, tüm dünya ile eş zamanlı yapılan TOEFL test merkezini Mustafa Beyle birlikte gezerken gördüğüm güzellikler karşısında anladım ki başarı ve marka kolay elde edilmiyor.

Sözü fazla uzatmadan bir solukta okuyacağınız röportajımızla sizleri baş başa bırakalım.

Hüseyin Turhan-(Eskişehirdenhaber.com): Bize zaman ayırdığınız için çok teşekkür ediyoruz. Eskişehir'de yabancı dil eğitimi ve öğretimi noktasında marka olmuş ve 34 yıllık bir maziye sahip Önder Dil'i bugünlere getiren Mustafa Köksal kimdir?

Mustafa Köksal: Evet, öncelikle ben size teşekkür ederim. Bize böyle bir fırsat verdiğiniz için. Vatandaşlarımızla değişik mecralarda görüştük ama bir de Eskişehirdenhaber.com sitesinde okuyucularımızla birleşmek ayrı bir keyif olacaktır. Teşekkür ederim. 7 Mayıs 1954 Eskişehir doğumluyum. Evliyim ve bir psikolog kızım var. Şu anda yüksek lisans yapıyor. Muhacir bir aileden geliyoruz. Yani dedelerim Bulgaristan muhaciri. Ta Osmanlı Rus harbinde gelmişler. Dedem çocukmuş geldiğinde. Dolayısıyla annem babam hep Eskişehir, Türkiye doğumlular.

Hüseyin Turhan-(Eskişehirdenhaber.com): ÖNDER DİL'in kuruluş öyküsü nasıl başladı?
Mustafa Köksal: Ben Eskişehir Eğitim Enstitüsü İngilizce Öğretmenliği Bölümünden 1978 yılında mezun oldum. Mezun olur olmaz atamam Kars'a çıktı. Onu da daha sonradan öğrendim. Mezun olunca Eskişehir'de bir özel dershanede hemen ders vermeye başladım. Mezun olduğum Atatürk Akşam Lisesi'nde 2 yıl öğretmenlik yapma şansım oldu.  Bu benim için çok anlamlı ve keyifliydi. Özellikle belirtmek istiyorum. Çünkü üniversitede hocam da oradan ayrılıp tekrar bu liseye dönmüştü. İki ay önce benim hocam olan kişiyle aynı zümrede öğretmenlik yapmak mutluluk verici bir olaydı. Sonra rahmetli oldu. 1978 ile 1980 yılları arasında 2 sene Atatürk akşam lisesinde ders verdim. Ondan sonra 1 sene özel dershanede ders verdim.
RÖPORTAJ (ÖNDER DİL)

ALDIĞI ÜCRET TAKSİ PARASINI KARŞILAMIYORDU

Daha sonra 5 yıl Halk Eğitim Merkezi'nde İngilizce dersi verdim. Buralarda görev yaptığımda ders saati ücretleri çok komikti. Titiz bir öğretmendim. İşten çıkıp derse gidiyordum. Bazen derse yetişmek için taksi tutuyordum yani aldığım ders ücreti benim taksi paramı karşılamıyordu. Ama bu öğretmenlik bir sevda işidir. Dolayısıyla 1978'de başlayan öğretmenlik yolculuğumuz 42 senedir halen devam ediyor.

Hüseyin Turhan-(Eskişehirdenhaber.com): Öğretmen olma tercih sebebiniz neydi? Neden İngilizce öğretmeni oldunuz?
Mustafa Köksal: Öğretmenlik olarak değil ama İngilizceye karşı bir ilgim ve zaafım vardı. Aslında düşünüyorum da ortaokulu Mehmetçik Ortaokulu'nda 2 sene okumuştum. İngilizce 2 tane kelime, 2 tane cümle öğrendim diyebilirim. Başka yok. Aslında İngilizceye hiç de yeteneğim yoktu. İki yıl sonunda rahmetli babam kaydımı buradan aldırdı. Devlet Demiryollarının Çıraklık Okulunun imtihanına girmiştim. Burayı kazandım ve ortaokuldan ayrılarak buraya kaydoldum.
 Bugün gibi hatırlıyorum. Elli yıl geçmiş aradan. Okulun müdür yardımcısı çok yalvardı babama oğlunu niye alıyorsun? Bak burada okuyacak ne yapacak fabrikaya gidince… Ama babam kararlıydı. İyi de yapmış. Okumanın kıymetini bilmiyordum. 2 sene öncesinde nasıl sınıf geçtiğimi de hatırlamıyorum, işte İngilizceden de iki kelime iki cümle biliyordum. Sonra ben çırak okuluna girdim.

YAŞAMINDA KIRILMA NOKTASI

Beni ben yapan aslında Devlet Demiryolları çırak okuludur. Muhtemelen ilk defa duyuyorsunuz. Bu tür söyleşilerde de pek bahsetmiyorum ancak sorunuzun cevabı için gerekli oldu. Çırak okuluna girdiğimde düşünün 13 yaşında bir çocuktum.  Kısa paçalı donla akranlarım sokakta misket oynarken ben üretmeye yönelik bir fabrikada 50 -60 yaşlarında kocaman kocaman amcaların babamdan yaşlı insanların bulunduğu bir ortamda 13 yaşında çocuk olarak girmiştim oraya. Onların arasında dolaşıyorsun, iş öğreniyorum.  O yaşlılarla, o tecrübeli insanlarla iş hayatı içerisinde 13 yaşında akranların daha oyun yaşında kısa paçalı donla dolaşırken sen orada iş dünyasının içerisine girdim. Bu tabii bana çok şeyler kattı. Orada tanıştığım insanlar sayesinde okumanın kıymetini o zaman öğrendim. Yani okumak gerektiğini, okumanın nasıl olması gerektiğini. Ondan sonra bir de orada kendini bilen insanlarla tanıştım. Kendisini her yönüyle yetiştirmiş insanlar vardı. Çocukları da muhatap alıyorlardı. Onların manevi yönlendirmesiyle diyelim ben okumanın kıymetini öyle öğrendim. Ondan sonra fabrikada yani çırak okulunda başarılı oldum ki ikinci seneden sonra beni elektrik branşına geçirdiler. Benim ilk mesleğim elektrikçiliktir. O zamanki ustamın bir iş için seçtiği 4 kişiden birisi de bendim. O yapılamayan imalatı 1971 senesinde yapmayı başardık.

Dolayısıyla bütün bunlar; orada mühendislerle tanışma, kendini bilen işçiler, ustalarla görüşme… vesaire o zaman okumanın kıymetini öğrendim ve ben durup dururken İngilizce öğrenmeye başladım.
Bugün gibi hatırlıyorum. Sene 1970. Çıraklık okulunda biz çok kaliteli bir eğitim aldık. Ustalarımız, hocalarımız Allah rahmet eylesin. Birçoğu vefat etti. Yaşayan çok az kalmıştır. Belki bir iki tane. Allah selamet versin onların maddi manevi destekleriyle, yönlendirmesiyle hayatımıza çok şey katmış olduk.

İNGİLİZCEYE OLAN AŞKI

Hem çalışıyor hem de dışarıdan imtihana giriyordum. Hatta bazen sınavların gün ve saati çakışıyordu. Girdiğim sınavda bir seferde bütün dersleri verdim.
Bu ortaokul sınavları çok da kolay değildi. Hatta 2 sene ortaokulda bir iki kelimeden başka bir şey öğrenemediğim İngilizceyi kendi kendime çözdüm. Bize orada imkanlar da tanıyorlardı İngilizce kursu açıyorlardı. İngilizce dersi olmamasına rağmen ona da katılmıştım. Kendi kendime de öğrendim. Bazı ilgili işçi arkadaşlarımız vardı. Allah rahmet eylesin. Onlar yönlendiriyorlardı. Dolayısıyla İngilizceden iyi bir performansla geçtim. Sonra Gece Lisesi'ne yazıldım. Dolayısıyla gece lisesi 1971 yılında başladı. 
Gece Lisesi 4 seneydi. Gündüz fabrikada işçi olarak çalışıyorum, memur olarak değil; geceleri de gece lisesine gidiyordum. 4 Yıl sonra üniversite sınavına girdim. O zamanlar üniversite sınavları acayipti. Sene 1975'ten bahsediyoruz. Şimdiki gibi merkezi sınav yoktu.
Hangi üniversiteye nasıl girilecek, bunları öğrencinin kendisi takip ediyordu. Eskişehir Eğitim Enstitüsünü tercih ettim. O senelerde mektupla öğretim diye bir şey çıktı. Bugünkü Açık Öğretim Fakültesi'nin ilk çalışmasıdır o. Anadolu Üniversitesi o zaman yoktu.
Sene 1975'ten bahsediyoruz. Eczacılık Fakültesi vardı. Sonra mühendislik ve idari bilimler fakültesi açıldı.
Bizim Enstitü şu anda Bademlik'te bulunan otelin yapıldığı yerdeydi. Bir sene mektupla İngilizce öğretmenliğini okudum.
Fabrikadan aldığım o aşk beni İngilizceye yönlendirdi.  O günün şartlarında o vardı.
Tabii sonra daha iyi yapmışım diyorum. Çünkü öğretmenlik benim genlerimde vardı.
Bir anlamda öğretmenliğe 6 yaşında başladım. (Hüseyin Turhan-Nasıl?)
Kur'an ı Kerim öğreterek. Beş yaşında iken Kuran'ı iki defa hatim ettim. Mahallemizin Camisi'nin imamı çocukları sokaktan alıp götürürdü. Annem benim de gitmemi isteyince, mahallenin imamı "Daha bu çocuk beş yaşında, olur mu?" dedi. Bir gün Hoca Efendi bizim sokaktan geçiyordu. Onu zorla çektiler. Eve aldılar, bir kahve ikram ettiler. Ondan sonra rahmetli annem imama seslenerek "bu çocuğu alacaksın" dedi. "Yahu daha çocuk" dese de annemin ısrarına dayanamayıp "İyi, hadi gelsin bakalım görelim." dedi.
RÖPORTAJ (ÖNDER DİL)

6 YAŞINDA ÖĞRETMENLİK YAPTI

5 yaşında çocuğum, camiye gittim tabi hocayı da şaşırttım. Okuyacağımı tahmin etmiyordu. 2 sefer Kuranı Kerimi hatim ettim. O zaman camiye mahallemizde yaşlı ablalar da geliyordu kuran öğrenmeye. Hatta komşumuz Dudu abla vardı evliydi.  Bana geliyordu: "Mustafa şu dersimi dinle hocaya anlatırsın." demişti. Bende hocamıza Dudu ablayı dinlediğimi anlatıyordum. Dolayısıyla kendimden büyüklere bir anlamda öğretmenlik yapıyordum.
Öğretmenlik altı yaşında orada başladı benim için.
Sonra çırak okulunu bitince Atatürk Akşam Lisesine başladım. Gündüz fabrikada işçi, gece öğrencilik 4 sene devam etti bu maraton.
Daha sonra 24 sene gündüz fabrikada işçi geceleri ve hafta sonları öğretmenlik. Yani hayat kolay değil, ama çok verimli geçen, çok tatlı günlerimdi benim bu günler.  Sonrasında üniversite sınavına girdim, mektupla eğitimde başarılı olanları örgün öğretime alıyorlardı. Ben de örgün öğretime geçtim.
Gece eğitim enstitüsüne geçtim ve burayı da başarı ile bitirdim. Böylece öğretmen oldum. İlk görev yerim kendi mezun olduğum Atatürk Akşam Lisesi'nde iki sene derse girdim. Sonra dershanede bir süre çalıştıktan sonra Halk Eğitim'de 5 yıl ders verdim. Ondan sonra kendi kurumumuzu kurduk. Eşimin bu aşamada çok desteği oldu.

ÖNDER DİL'E GİDEN YOL

 "Sen de hep böyle başkalarının yanında mı çalışacaksın." dedi. Kendi işini kur dedi ve böyle ÖNDER DİL o zaman kuruldu. İlk öğretmenliğini yapmıştım. 1987 yılında kurulan bu kurumu ben 1990 yılında devraldım. Çağlayan İş Hanında 6. katta 2 derslikle başlayan maceramız bugün kendi binasında son derece teknoloji ile donatılmış yerinde devam ediyor.

Hüseyin Turhan-(Eskişehirdenhaber.com): Aynı zamanda eskrim sporunda milli sporcusunuz. Dünya kupalarında ülkemizi temsil ettiniz. Bundan biraz bahseder misiniz?
Mustafa Köksal: Çocukluğumdan beri, yani 1968 yılı çıraklık okulundan itibaren eskrim sporuyla meşgulüm. Yurt dışına yüksek lisans eğitimi için gittiğimde güzel anılarım oldu. Üniversitenin salonuna gidince, ilk sevgilisini görmüş insan gibi heyecanlandım. İçeride antrenman yapıyorlardı. Ben onları dikkatlice izleyince, antrenörleri olan koç yanıma gelip buyurun dedi. "Sizin için ne yapabilirim?" dedi.  Dedim ki "Ya biraz ben de anlarım bu işlerden." Üç branş vardır. Flöre-Efe ve Kılıç. Orada bir maç yaptık antrenör bana "Seni takıma alalım" dedi. Üç branşa da hakimdim.

SPORCULUK GÜNLERİ

Takıma girdim. Avrupa'da üniversitede böyle amatör sporlara çok önem veriyorlar. Bize araba tahsis ediyorlardı. Kaldığın otelin parasını veriyorlardı. Her alanda destekliyorlardı. Avrupa'da, İngiltere'de iki şey pahalıdır ulaşım ve otel. Şimdi ben bunların ikisinden de sporcu olunca faydalandım. Bol bol İngiltere'yi gezdim. Galler Şampiyonası vardı. Tüm Galler çapımda serbest müsabakalar vardı. Yaş sınırlaması yoktu. 60 yaşında adam da giriyordu. Milli sporcular vardı. Bir tek yabancı bendim. Hiç unutmam müthiş bir kalabalık vardı. Galler Şampiyonası yapılıyor. Burada 3. oldum, Sene 1991.
Aradan 2 ay geçti. Üniversiteler arası şampiyona yapıldı. Asıl branşım flörede oynadım. Rakiplerimi tek tek yenerek finale kaldım. Finalde karşımda iki ay önce şampiyon olan sporcu vardı. Aynı üniversitede olunca onun seyircilerinden sahada çıt çıkmıyordu. Ama benim bir seyircim var, yıkıyor salonu tek başına. Eşim de oradaydı. O tezahürat ile rakibimi yendim ve şampiyon oldum.

Eskrime çıraklık okulunda beden eğitimi dersinde ilgim başladı diyebilirim. Bu sporla tanışmam rahmetli Osman Zeki hocam sayesinde olmuştur. Onun gayretleriyle bizler Eskişehir Demir spor Kulübünde başarılı olduk. Bu kulüp Türkiye'de müsabakalarda hep ilk 3 içinde olurdu. Bunda fabrikanın sağladığı imkanların katkısı çoktu. Çok destek oldular bizlere. O hocamız yüzlerce sporcu yetiştirdi.1972 yılında gençler Türkiye 3.sü oldum.1974 yılında Türkiye şampiyonu oldum. Aynı sene şampiyon olduğum için, dünya şampiyonasında ülkemizi temsil ettim.1975 yılında Balkan şampiyonasında takım 2.liğimiz var.


Hüseyin Turhan-(Eskişehirdenhaber.com): Yurtdışı eğitim faaliyetlerinden sormak istiyorum. Başarılı öğrencileri sınavlarda ilk bine giren öğrencileri yurt dışına gönderiyorsunuz ve ödüllendiriyorsunuz sanırım?
Mustafa Köksal: Bu sorunuza cevap vermeden önce biz burada ne yapıyoruz? Önce ondan bahsedelim. Bizim sloganımız 7'den 70'e hizmet. Ana sınıfındaki öğrencilere hizmet veriyoruz. İlkokul, ortaokul, lise, üniversite öğrencileri ve çalışan kesim. Çalışan kesimden kimler var?  Mühendis, doktor, savcı, kaymakam, hâkim, albay. Her meslekten insan var. Ev hanımı da dahil. Birkaç sene önce 75 yaşında bir nine geldi buraya. Dil kursuna. Neden? Kızı Amerika'da yaşıyormuş. Sık sık gidiyor yanına. "Evladım ben oraya gidince kör sağır oluyorum " diyordu. Kar kış demeden bir sene devam etti. 75 yaşında istediği seviyeye geldi. Ancak şunu özellikle belirtmeliyim. Kişi, İngilizce öğrenmeye ne kadar erken başlarsa o kadar erken ve hızlı öğreniyor.
Ne kadar erken yaşta başlarsa o kadar mesafe kat ediliyor. Onu belirtmekte yarar var.
Bizim sloganımız 7'den 70'e hizmet. İngilizceyi iki ayrı gruba ayırıyoruz. Genel İngilizce grupları ve sınav İngilizcesi grupları. Tabii sadece burada İngilizce dışında Almanca, Fransızca, İtalyanca, İspanyolca, Rusça, Arapça, Çince, Japonca ve yabancılara Türkçe eğitimi veriyoruz. Yabancılara Türkçe eğitimini verme yetkisini alan ilk ve tek kurum Önder Dil.
RÖPORTAJ (ÖNDER DİL)

İSMİ GİBİ ÖNDER OLDUĞU ALANLAR

Eskişehir'in ilk ve tek TOEFL IBT Test Merkezi olmakla gururlanıyoruz. Yani tüm dünya ile eş zamanlı olarak TOEFL Sınavlarını Kurumumuzda çevrimiçi olarak yapıyoruz. Bilindiği gibi TOEFL bir Amerikan İngilizce yeterlik sınavıdır ve eğer kişi yurtdışında örneğin ABD'de lisans, yüksek lisans ya da doktora çalışması yapmak isterse İngilizce bildiğini kanıtlamak için kendisinden bu belgeyi isteyeceklerdir. Ayrıca, ÖNDER DİL, Yurt Dışı Eğitim Danışmanlığı (Study Abroad Agency) hizmeti de vermektedir. Başta İngiltere ve ABD olmak üzere Kanada, Avusturalya, Yeni Zelanda, Malta ve Güney Afrika'da birçok üniversite ve dil kurslarının Türkiye temsilciliğini yürütmekte olup, İngilizcesini geliştirmek isteyen ya da üniversite okumak isteyenlere Yurt Dışı Eğitim Danışmanlığı yapmaktadır. Bunların içinde özellikle Londra, Güney ve Kuzey İngiltere'deki dil okulları önemli bir yer tutmaktadır.

BAŞARIYI ÖDÜLLENDİRİLİYOR
Sınavlarda dil alanında başarılı olmuş ilk bine giren 10 öğrenciye iki haftalığına İngiltere'ye hiçbir masraf almadan götürüp getiriyoruz. Özel servisle buradan İstanbul'a gidiyoruz.
İstanbul'dan Londra'ya uçak bileti. Gidiş dönüş. Londra'dan kalacakları yere servis. İngiliz aile yanında konaklama. Üç öğün yemek. Yabancı dil okuluna gitmek. Orada verilen dokümanlar ve sertifika ücreti. Londra seyahati. Her şeyi biz karşılıyoruz.
Bunu yapan başka bir kurum yok ki Türkiye'de. 15 senedir ben bu işi yapıyorum.

Hüseyin Turhan-(Eskişehirdenhaber.com): Yaşam öykünüzü dinledikçe görüyorum ki dokunduğunuz her yer güzelleşiyor, bereketleniyor ve başarılı oluyorsunuz. Hayattaki kırmızı çizgileriniz nelerdir? Nelerden taviz vermezsiniz?
Mustafa Köksal: Başarının sırrı nedir diye bakalım. Yani birinci derecede işini düzgün yapmak, yani ilke olarak düzgün yapmak. Kısa vadeli hemen böyle çok para kazanayım hevesinde olmamak. Kütahya'da Önder Dil'in şubesini açtım ve burada 10 yıl çalıştık. Bizim orada hanımın akrabaları vardı. Bir hacı amca bana demişti ki "O hadi bakalım, sen burada iyi para kazanırsın." dedi. Ben ona dedim ki hacı amca burada güzel bir hizmet verirsek para zaten kazanılır ama böyle bir sözü o ilk defa duymuş Kütahya'da. Yani ben buraya düzgün bir iş yapmaya geldim dedim. Düzgün yaparsak para zaten gelir dedim. Ne farkı var peki arasında? Sen para kazanmayı öncelersen o zaman helal haram demezsin. Etik kavramlar bir tarafa kalır. Sen sırf paraya saldırırsın. Ama işini düzgün yaptığında zaten ister istemez o para geliyor.

Dolayısıyla işini düzgün yapacaksın. Benim burada bazen öyle olmuştur ki söz verdiğim için 3 kişiyle grup açarım. Bunun ticari değeri yoktur. Ben bundan para kazanmam. Ama söz vermişim mağdur etmemem lazım.  O sınıfı açarım ve sene sonuna kadar sürdürürüm. Önceliğim benim eğitim. Öğrencilerden aldığım parayla ben bu kurumu ayakta tutuyorum. Yani buranın kirası, elektriği, suyu, doğalgazı, sekreter maaşı, stopajı, sigortaları, öğretmen maaşı, öğrenciden aldığımız parayla. Para olmazsa olmaz zaten.
Ama önceliğimiz önce güzel, kaliteli bir hizmet vermek.
Ondan ödün vermemek. Kırmızı çizgimiz bu.
Bir başka sır ise öğretmen seçimi. Ben şimdi kökenden böyle bir tecrübeye sahip olduğum için öğretmeni alırken iyi seçim yapıyorum.  Onun telaffuzuna bakıyorum. Mutlaka mülakat yapıyorum, sınav yapıyorum. Ondan sonra onu bir tartıyorum. Kız olsun, erkek olsun. Tabii ki bitirmiş oldukları üniversite önemli. Boğaziçi, Hacettepe, Bilkent, Koç bunlar önemli ama ondan daha önemlisi de kendisini yetiştirmiş olması lazım. İşletmede güven kontrole mâni değildir diye güzel bir sözümüzü de hatırlamış olalım.
RÖPORTAJ (ÖNDER DİL)

Hüseyin Turhan-(Eskişehirdenhaber.com): Röportajımızın sonlarına geliyoruz. Hedeflerinize ulaşabildiniz mi?
Mustafa Köksal: Eğer sorduğunuz benim mottom olan düzgün iş yapmak, kendini tanıtmak, Eskişehir'in dışına çıkmak ve marka olmaksa evet ulaştık. Bu kadar fazla dili öğretmek bir başarı hikayesi. Amerika'dan, Kanada'dan Hoca getirmek, İngiltere'den, Avustralya'dan, Hong Kong'dan, Çin'den, Japonya'dan böyle hocalar getirmek kolay bir şey değil. Herkesin harcı değil. İyi, kaliteli hocalardan bahsediyorum ama. Şu anda benim yetiştirdiğim öğrencilerim öğretmen oldular, baş öğretmen oldular. Yani formatör İngilizce öğretmeni yetiştiren öğretmen olanlar var. Ondan sonra yurtdışına gidenler var. İngiltere, Amerika'ya. Ve şu anda eski öğrencilerim profesör oldular. Dolayısıyla bu yönlerden baktığımızda tabii ki hedefimize ulaştık. Ama şöyle bir yönü var. Ben hiçbir zaman kendimi beğenmem. Sürekli eleştiririm kendimi.  Kendi eleştirimi kendim yaparım. Yani insanları dinlerim. Bana şikâyet için gelen insana kızmam. Tam tersine memnun olurum. Yani öğrenci olur öğrenci velisi olur. Bir şikâyeti varsa bile onu soğukkanlılıkla dinlemek gerekir. Haklıysa ondan ders çıkarıp gerekeni yaparım. Düzeltir, özür dilerim. Hiç çekinmem özür dilemekten. Daha iyisini nasıl yaparım? Belki de kurum olarak başarının altında yatan önemli faktörlerden bir tanesi de bu. Yani sen oturup durursan mevcutta yetinip, gelişmeleri takip etmezsen ilerleyemezsin. Donanım açısından her sene mutlaka kuruma ayrı bir bütçe ayırıyorum. Bunu yapmazsak olmaz.

Hüseyin Turhan-(Eskişehirdenhaber.com): Tüm dünya pandemi sürecinden geçiyor. Ülkemiz de bu anlamda normal hayata dönüyor.  Şu anda yaz tatilindeyiz. Burada yaz tatili için dil öğrenme açısından anne babalara tavsiyeleriniz nelerdir?
Mustafa Köksal: Bizim kurumda 5 Temmuz itibariyle yaz okulumuz başladı. Dediğim gibi 7'den 70'e hizmetimiz devam ediyor. Çocuklar, ilkokul öğrencileri, ortaokul, lise ve üniversite öğrencileri. Yetişkinleri Seviye Tespit Sınavı ile alıyoruz. On hafta devam edecek bu çalışmamız. Anne babalara ve İngilizce öğrenmek isteyenlere, söyleyeceğim, ne kadar erken yaşta başlatırlarsa o kadar iyi. Ana sınıfında başlatsınlar. İlkokul en güzel çağı. Bizim burada ilkokulda okuyan öğrenciler yabancı hocayla çatır çatır İngilizce konuşabiliyorlar. Hiç korkmuyorlar. Bizim zamanımızda böyle değildi. Çekinirdik. Ama şimdi öğrenciler çok donanımlı yetişiyorlar. Özgüvenleri yüksek.
RÖPORTAJ (ÖNDER DİL)
Hüseyin Turhan-(Eskişehirdenhaber.com): Bize zaman ayırdığınız için çok teşekkür ediyoruz. Son olarak okuyucularımıza dil öğrenmek isteyenlere neler söylemek istersiniz?
Mustafa Köksal: Şöyle söyleyelim ÖNDERDİL'in, 34 yaşında bir kurumun kurucusu olarak ben 42 yıldır işimin başındayım. Yabancı dil her yaşta öğrenilebilir. Mümkün mertebe erken yaşta başlamak lazım. Bu arada öğrenmek isteyenlere de küçük bir başarının sırrını söyleyeyim. Böyle bir şeye karar verdiğinde ister buraya gelsin, ister başka bir dil kursuna gitsin. Canlı canlı kursa gitmek ayrı bir şey, ayrı bir enerjisi var. Onun yapacağı şey şu. Bir kere karar verecek, motivasyonu yüksek olacak. Dürtüleri olacak. Sağlam bir gerekçesi olacak. Derste devamsızlık yapmayacak. Yani karar verdiyse öğrenene kadar devam edecek. Ayrıca derste iyi bir dinleyici, gözlemci ve katılımcı olacak. Son olarak da öğrendiği dili, kurs gördüğü dört duvar arasına hapsetmeyecek. Caddede sokakta evde öğrendiğini konuşacak.
Tekrar bize bu imkanı sunduğunuz için Eskişehirdenhaber.com okuyucularına sağlıklı günler dileyerek en kalbi selam ve sevgilerimi gönderiyorum.
 
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Yorumlarınızı paylaşın

--














logo

   E-posta: bilgi(@)eskisehirdenhaber.com
Tüm hakları Eskişehirden Haber adına saklıdır: ©2019-2024

Yazılı izin alınmaksızın site içeriğinin fiziki veya elektronik ortamda kopyalanması, çoğaltılması, dağıtılması veya yeniden yayınlanması aksi belirtilmediği sürece yasal yükümlülük altına sokabilir. Daha fazla bilgi almak için telefon veya eposta ile irtibata geçilebilir.
Mobil uyumlu haber yazılımı: www.eticaret.com.tr